17.09.2025
“BİZE BELEDİYELERDEN ÇOK ATATÜRK FOTOĞRAFI İNDİRTTİLER AMA MİLLET HEP GERİ ASTI”
“ANKETLERDEN YİNE BİRİNCİ ÇIKIYORUZ, HAPIRSANIZ DA KÖPÜRSENİZ DE MİLLET SATIN ALMIYOR ARTIK”
“AK PARTİ İL BAŞKAN YARDIMCISI, HASAN MUTLU’YU 24 SAAT KALA ARAYIP ‘OPERASYON GELİYOR’ DİYOR”
“AHMET ÖZER, SERBEST KALIRSA İLK İŞ MECLİS’TEKİ KOMİSYONA KATKI SUNMAYA GİDEBİLİR”
“KENDİ PARTİLERİNİ BÜYÜTEMEDİKLERİ İÇİN ONLARI GEÇEN CUMHURİYET HALK PARTİSİ’Nİ KÜÇÜLTMEYE ÇALIŞIYORLAR”
“HADİ HUKUK KUŞU, ŞİMDİ HUKUKLU SAATTEN ÇIKIP, ‘YARGI BAĞIMSIZDIR’ DEME ZAMANI”
“ERDOĞAN, SİYASİ YANKESİCİLİĞİ UNUTTURMAYA ÇALIŞIYOR”
“AKIN GÜRLEK’E ‘TÜRKİYE’DE BEĞENİLEN YATLAR, BİRİLERİNİN YATLARI HOLLANDA’DA MI DURUYOR?’ DİYE SORMAK LAZIM”
“İÇİŞLERİ BAKANI ‘İKİ KERE İKİ DÖRT EDER’ DESE KONTROL ETMEK LAZIM”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi’nde Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ile partili tutukluları ziyaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Bugün Silivri’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Türkiye Belediyeler Birliği Başkanımız ve Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu’nu ve çok sayıda arkadaşımızı ziyaret ettik. Sayın Aykut Erdoğdu’yla, Sayın Hasan Akgün’le, Sayın Utku Caner Çaykara’yla, Sayın Hakan Bahçetepe’yle, Sayın Baki Aydöner’le, Sayın Zeydan Karalar’la, Sayın Hasan Mutlu’yla, Sayın Fatih Altaylı’yla, Sayın Kadir Aydar ve Sayın Ahmet Özer ile ayrı ayrı görüşmeler yaptık” dedi. Özel, şunları söyledi:
“EN ÖNEMLİ KATKIYI YAPACAK İSİMLERDEN BİRİ AMA TUTUKLU”
“Özellikle Ahmet Hoca ile başlamak isterim, tam 322 gündür tutuklu. Yani Akın Gürlek, siyasi bir makamdan İstanbul’a atandığı gün, yani AK Parti yargı kolları başkanı olduğu günden itibaren Cumhuriyet Halk Partisi üzerindeki yargı tacizi ve ilk saldırı Esenyurt’ta başlamıştı. 30 Ekim 2024 tarihinden beri dört günü gözaltı olmak üzere, sonra da 322 gündür burada tutuklu Ahmet Özer. TBMM’deki komisyon akademisyenleri dinliyor. Daha önceki çözüm komisyonu da daha önceki çözüm sürecinde de görüşüne başvurulan, bu konuda çalışan, çatışmalı süreçlerin çözümünü, terörsüz Türkiye umuduyla yapılacak çalışmalarda en önemli katkıyı sağlayabilecek akademisyenlerden biri; Ahmet Özer. Maalesef bugün burada tutuklu. Bir yandan da Ahmet Özer’in tutukluluk halinin son bulması için bir başvuruda daha bulunuldu. Geçtiğimiz hafta Sayın Bahçeli’nin hem Ahmet Türk, hem Ahmet Özer üzerinden belediyelerine kayyım atanmış bu iki başkanın serbest kalması ve görevlerine dönmeleri üzerinden yaptığı açıklamalar da kıymetliydi. Bugün de Sayın Ahmet Özer’in yapılan başvurusu üç gün içinde, dünden itibaren, değerlendirilecek. Eğer Ahmet Özer’in bugün akşam veya yarın serbest kalmasına yönelik bir karar çıkarsa, Ahmet Özer ilk iş olarak da Meclis’teki komisyona katkı sağlamak üzere oraya gidebilir. Sayın Bahçeli’nin bu yaklaşımı, daha önceki Meclis Başkanlarının, Sayın Cemil Çiçek’in kendisine yaptığı davetler, daha önce görev yaptığı sırada Van Valiliği’nin kendisine yaptırdığı çalışmalar, Sayın Erdoğan’ın kendisine yolladığı teşekkürler, tebrikler bir yanda dururken; Ahmet Özer’i arkada, Silivri zindanında bırakmak gerçekten hepimiz için üzücü. Bugün kendi savunmalarından bir kitabını hazırlamış bütün arkadaşlarımıza iletmek üzere. Bana da bir tanesini armağan etti. Ümit ediyorum yeni savunmalar yapmasına ihtiyaç olmadan bu süreç hızlı bir şekilde çözülür.”
“ARKADAŞLARIMIZIN MORALLERİ BU HAFTA ÇOK İYİYDİ”
“Görüştüğümüz bütün arkadaşların moralleri zaten genel olarak iyi ama bu hafta çok iyiydi. Buna katkı yapan iki mevzu var, sizin de en yakından takip ettiğiniz. Birisi, Ankara tarihinin en muazzam mitingini gerçekleştirmiş olmamız. Tabii ben konuşurken gördüğümden fazlasını burada bizi ekranlarından izleyen tutuklu arkadaşlarımız görmüşler. O drone’un girdiği meydana ulaşmaya çalışan her bulvarın ucu bucağı olmayan kalabalığını gördükçe büyük moral bulmuşlar. Ardından da partimiz aleyhinde açılmış olan kurultay davasından bir kayyım, butlan gibi korkular bir yana dururken, erteleme ve erteleme sırasında kurulan ara karar, ara karardaki vurgular ve Yüksek Seçim Kurulu’nun ve ilçe seçim kurullarının peşi sıra Cumhuriyet Halk Partisi lehine verdiği kararlar… Ki seçim hukuku tamamen bunları gerektiriyor. Hiç anormal, hiç beklenmedik bir karar yok. Bu kararlara seçim hukuku bilen herhangi bir, örneğin AK Partilinin de itiraz etmesi söz konusu değil. Etmiyorlar, aksini söylüyorlar zaten. Siz de zaman zaman takip ediyorsunuz. İstanbul Olağanüstü Kurultayı’nın yapılacak olması ve o kurultay sonucuyla birlikte düzenlenecek mazbatayla kayyım meselesinin ortadan kalkacak olması. Partinin olağanüstü kurultayının yapılacak olması, tartışmaya açılan delegelerin oy kullanmayacak olmasıyla birlikte o konuda çok daha güçlü bir şekilde delege iradesinin ortaya çıkacak olması. Bir yandan tüm Türkiye’de yürüyen süreçlerle ilçe ve il kongrelerimizin tamamlanıp, kurultayımızın delegelerinin belirlenecek olması. Bunlar bütün arkadaşlarımızın içini rahatlattı.”
“YIKMAYAN RÜZGÂR GÜÇLENDİRİYOR; PARTİ BİR BÜTÜN HALİNDE”
“Ben hepsine, hepinizin sorularında defalarca dediğim gibi zaten bu işlerin sonuç değil, süreç odaklı olduğunu ve partiyi yıpratmaya çalıştığını söylüyorduk. Bu amaca hizmet etmemek lazımdı. Ama tabii son sefer kayyım kararıyla birlikte ister istemez tartışmalar bir kez daha alevlendi. AK Parti yargı kolları başkanının yapmaya çalıştığı mesele zaten partiyi tartıştırmak, tedirgin etmek. Bütün ümitleri şu: Kendi partilerini büyütemedikleri için onları geçmiş CHP’yi küçültmeye çalışıyorlar. ‘Acaba bölebilir miyiz, tartıştırabilir miyiz? Anketlerde acaba Cumhuriyet Halk Partisi’ni birkaç puan aşağı çekebilir miyiz?’ Ama yıkmayan rüzgâr güçlendiriyor arkadaşlar. Parti bir bütün halinde. Çekişmeli İstanbul İl Kongresi’nin tarafları bir araya gelmiş, ortaklaşa kongre yapıyorlar. Büyük bir kardeşlik hukuku içinde. Çok çekişmeli kurultayımızın tarafları bir araya gelmiş, binin üzerinde imza verilmiş. Kurultay iradesi yenileniyor ki… 6 Nisan tarihinde de Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin en yüksek oyuyla ve delinmeyen tek anahtar listesini delegelerimiz oylayarak bunu yapmışlardı. Meselenin kendisi o tartıştırılmaya çalışılan arkadaşlarımızın, delegelerimizin iradesi, partimizdeki irade birlik, beraberlik ve bu işten birlikte çıkmak yönünde.”
“İRONİK AMA İÇERİDE DÜNYA KADAR PARTİ ÜYESİ ZİYARET ETTİM”
“Birkaç AK Parti seçim kolları, AK Parti yargı kolları başkanının emrine giren, onun uygun gördüğü şekilde davranmaya çalışanlar olur. Onlar da tarihte yerlerini alırlar. Ben bu anlamda içeride büyük bir memnuniyet gördüm. Dünya kadar parti üyesini ziyaret ettim. Maalesef çok ironik bir şey ama dünya kadar parti üyemle bir araya geldim içeride. Dışarıdaki olumlu havanın içeriye büyük bir moral verdiğini söylemem mümkün. Tabii büyük hukuksuzluklara kısa kısa bir daha değineyim. Ben bundan hiçbir zaman geri durmayacağım. Birincisi, Adanalıların Adana’da yargılanma gerçeği. Sabah da söyledik. MHP olunca Kütahyalı Kütahya’da yargılanıyor, Kütahya’da işlendiği iddia edilen suçtan. 11 yıl önce Adana’da işlendiği iddia edilen suçtan, Silivri’de yargılama olmaz. Ne Zeydan Başkan’a olur ne de genç başkanlarımıza; Oya Başkanımıza, Kadir Başkanımıza olmaz. Bu dosyaların Adana’ya gitmesi çoktan lazımdı. Bir milletvekilini İstanbul’da sorgulayamazsınız. Parlamenter Büro vardır, Ankara’da olacak. Ankara Cumhuriyet Başsavcısına ve milletvekilleriyle ilgili yetkili savcılık makamına yetki aşımıyla hakaret edemezsiniz. Öyle yapıyorlar. Baki Aydöner Parti Meclisi üyemizdir, ona belediye meclis üyesi muamelesi yapamazsınız. Bunların hepsini ayrı ayrı birer hukuksuzluk açısından görüyoruz.”
“AK PARTİ BU YÜKÜ TAŞIYAMADI”
“Bizim avukat arkadaşlarımız CHP’li diye, ya da CHP’lileri savunuyorlar diye baroya sorulmadan, Adalet Bakanlığından izin alınmadan içeri atılıyorlar. AK Partili işte Mücahitler, AK Partili o Yunan adasına kaçarken sobelenenler özel izinler alınarak yargılanıp, ondan sonra da işte ev hapsine konuyor veya imza zorunluluğu, yurt dışına çıkış zorunluluğu getiriliyor. Bir tarafta çağrıldığında kameralar eşliğinde koşarak gelen Mehmet Pehlivan kardeşim. Ve Mehmet Pehlivan bankonun üstüne böyle elini koydu, elindekilerle 1,5 saat bekledi. Niye bekledi? Savcı bey yokmuş, işi varmış. Gitti, ifade verdi, tutukladılar Mehmet’i. Öbürünü Yunan adasına kaçarken yakaladılar. Onda kaçma şüphesi yok, Mehmet’te kaçma şüphesi var. Veya Mücahit Birinci denen almış kendisine şeyi, savcıdan. Çünkü gizlilik var dosyada. Hiçbiriniz göremezsiniz, ben de göremem. Efendim arama tutanağında ne varmış? Kim nerede, ne yapmış, ne söylemiş, bunları almış. Yazmış alt alta, birkaç tane de kendince siyasi sonuç doğuracak iftira. ‘Bunun altını imzalarsan bir hafta içinde çıkıyorsun. Medyada şunları susturacağım.’ Paket program sunuyor yani. ‘Medyada şunları susturacağım, savcıdan da şu garantiyi aldım. Seni dışarıya çıkartacağım.’ Ya düşünün AK Parti bu yükü taşıyamadı ki. Aslında AK Parti’nin organize kötülüğünün bir parçası. Yani Tayyip Bey öyle birisinin istifasını istedi ki veya disipline veriyordu, o istifa etti ki… Atadığı kişinin bulduğu aparat avukat gidiyor suçu işliyor, suçüstü yakalanınca Tayyip Bey bunu istifasını istiyor. Çemberin başında da sen varsın, sonunda da sen varsın. Bu işi senin talimatınla yapan Akın’ın talimatıyla yapan savcının talimatıyla giden avukat işlemiş bu suçu. Niye yapmış? Partiden atalım. Suçüstü yakalanınca malum Sayın Erdoğan’ın olayı bu aralar kapkaça, siyasi kapkaç ve siyasi yankesiciliğe yeltenmiş durumda.”
“‘YA AK PARTİ’YE KATILACAKSIN YA SİLİVRİ’YE ATILACAKSIN’ DEDİLER”
“İçeride belediye başkanımız, Bayrampaşa Belediye Başkanımıza üç kez AK Partili isimler ve bir MHP’li isim, ‘AK Parti’ye katılırsan soruşturmadan kurtulursun.’ Bakın şimdi buradan net olarak söylüyorum. Memleketin savcıları var ya. HTS kayıtlarına bakabiliyorlar ya. Şimdi ben açıkça söylüyorum. Sayın Hasan Mutlu’yu cumartesi sabah operasyonu oldu ya. Perşembe günü akşam bir MHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı arıyor. Bunu Sayın Bahçeli hemen İstanbul İl Başkanına sorabilir. WhatsApp grubuna yazın, ‘Hanginiz Hasan Mutlu’yu aradı?’ diye. Bu hemen öğrenilebilir, hemen. Ama yok böyle yapılmayacaksa cep telefonu kayıtları var. Hasan Bey’in bu görüşme sırasında telefonun hoparlöründen eşi de dinliyor bunlar. Eşi de söylemişti. Hatta ‘Hasan’a sormadan söylemeyin’ demişti. O yüzden o bir gün söylenmemişti, Hasan Bey’in eşi de orada. İkincisi cuma günü sabah da AK Parti İstanbul İl Yönetiminden, İl Başkan Yardımcısı arıyor. Diyor ki ‘Seni yarın sabah alacaklar, eğer bize geçeceğini söylersen durdurabilirim.’ Bakın birisi aramış, gizli biri demiyorum. AK Parti İl Başkan Yardımcısı, MHP İl Başkan Yardımcısı. ‘AK Parti’ye katılırsan operasyon duracak.’ Peki, Hasan Bey bunu nereye söylüyor? Savcıya da söylüyor. Savcıya diyor ki ‘Beni aradılar.’ Savcı ‘Nereden biliyormuş operasyon olacağını?’ deyip gülmüş. Hasan Bey de ‘Ben de size soruyorum nereden biliyor diye’ sormuş. Şimdi Hasan Mutlu’yu üç hafta önce, iki hafta önce, son hafta iki gece önce ve o sabah… 24 saat kala arayıp ‘Operasyon geliyor’ diyorlar. Burası hukuk devleti mi arkadaşlar? Buradan soruyorum: Burası hukuk devleti mi? Soruşturması gizli dosyadan ne anlaşılıyor? Diyorlar ki ‘Hasan Mutlu’yu içeri almaya kafaya taktık, bu adama kim samimi?’ Herhalde il yönetiminin de böyle bir gündemi var arkadaşların. ‘Tanıyan var mı?’ Tanıyan ‘Ben ararım’ diyor. Arıyorlar, partilerine çağırıyorlar. Yani ‘Ya AK Parti’ye katılacaksın ya Silivri’ye atılacaksın.’ Aynı Aydın’da nasıl işledi, nasıl tıkır tıkır işledi. Nasıl Yalova’da işledi, bu kadar dosyası var belediye başkanının. Yalova’da Yasemin Fazlaca. Net olarak Yalova’da aynen işleyen, Aydın’da işleyen sistem burada işlememiş. ‘Verdiğim cevap şu’ diyor. ‘Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim, hapis korkusuna partime satmam. Asla ve asla böyle bir namussuzluk yapıp da başka bir partiye katılmam’ dedikten 23 saat 21 dakika sonra evinden alıyorlar arkadaşlar. Çok net.”
“ŞİMDİ HUKUK KUŞUNUN ÇIKMA ZAMANI”
“Şimdi hukuk kuşunun çıkma zamanı. Sayın Adalet Bakanımız, benim değerli asker arkadaşım, hukuk kuşu. Hukuklu saati var onun. Günde iki kere çıkıyor diyor ki ‘Türkiye bir hukuk devletidir, Türkiye bir hukuk devletidir. Yargı bağımsızdır.’ Hadi hukuk kuşu. Şimdi hukuklu saatten çıkıp ‘Türkiye’de yargı bağımsızdır’ deme zamanı. AK Parti ve MHP’nin yöneticilerinin Hasan Mutlu’yu aradığını, Hasan Mutlu savcıya söyledi, kayda geçirdi. Telefon kayıtlarında var, Devlet Bey hemen arzu ettiği anda bu telefonu kim açmış öğrenir. İstanbul İl Başkanını arayacak ve hangi yönetici Hasan Mutlu’yu aradıysa tak diye çıkacak. Bu kadar net bir durumla karşı karşıyayız.”
“‘ALLAH ISLAH ETSİN’ DİYEMEM, ALLAH ISLAH ETMEZ BUNLARI”
“Şimdi iddianame niye yazılmıyor? İddianame şundan yazılmıyor arkadaşlar. Daha ‘Malına mülküne çökeriz’ diye tehdit edip ‘gel gel’ yapılacak çok şirket ve tehdit edilip AK Parti’ye davet edilebilecek daha belediyeler var görülüyor. Ondan yazılmıyor. Neden? ‘Seni de alırız, seni de alırız.’ Ne diyor dün Erdoğan? Bir de öyle bir şey ki, tabii Allah sağlık versin öyle zihninin bulanmasını falan istemem ama. Yoğun çalışma temposu herhalde, uçak seyahat falan. Zihni bulanmış. Kendine Yeniden Refah’a gitmişti ya, dün şöyle diyor. ‘Ana Muhalefet’e önce gittiler’ diyor ‘Sonra baktılar ki orası iyi bir yer değil, bize geri geldiler’ diyor. Bundan memnuniyet duyuyor. O kendisini bırakıp Yeniden Refah’tan aday olup sonra partiye geri dönen bir iki kişiyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin bileğinin hakkıyla kazandığı belediyeleri hırsızladığı, o belediyelere yaptığı kapkaç operasyonunu birbirine karıştırıyor. Bir siyasi yankesicilikle karşı karşıya olduğumuzu unutmuş veya unutturmaya çalışıyor. Biz buna teslim olmayız. Ne yaparlarsa yapsınlar ne yaparlarsa yapsınlar. Ben Hasan Mutlu’nun içerdeki direncini gördükten sonra ne diyeceğim? Belediye meclis üyelerimizi tutukladılar, AK Parti ile CHP arasında beş fark var, iki de bağımsız var. Sekiz almışlardı. O bağımsızlardan zaten bir tanesi kaçak büfeyi inşa eden, bir tanesi Hasan Başkan’a saldıran kişiymiş zaten. Oradan emin olunca arada beş fark var, beş tutuklama yaptılar. Bu sayede Bayrampaşa Belediyesine çökmenin bir kapkaçın peşindeler. Bu siyasi bir lokma. Hani yutsan, ‘Haram lokma geçmez’ diyorsun ya, en haramı bu. Siyasetteki en büyük haramı yemeye çalışıyor. Belediye meclis üyesini buraya koyacak, onun kullanmadığı oyla, Bayrampaşa’da alamadığı oyla aldığı belediyeyi alacak. Ve sonra da tabii bu sefer çok basit bir sebepten içeri atılmış belediye başkanımızı ‘Aman dışarı salma Akın. Salarsan sakın ha sakın belediye CHP’ye geri geçer’ olacak. Türkiye’de yargı bağımsız. Hukuk kuşu çıkacak birazdan bir daha söyleyecek. Değil mi? Siyasetin içine bu kadar karışmış, müdahale eden, resmen tek tek belediye meclis hesabını bir parmağınla sayıp öbür parmağıyla tutuklama kararına imza atan bir yargı, dünya siyaset tarihinin hiçbir döneminde hiçbir yerde olmamıştır. O yüzden ‘Allah ıslah etsin’ diyemem. Allah ıslah etmez bunları. Bunlar bu kötülükleri ile bu kötülükleri yapmaya devam etsinler. Biz mücadele etmeye ve direnmeye, kazanmaya ve günü gelince hesap sormaya fevkalade motiveyiz. Teşekkür ediyoruz arkadaşlar. Soru varsa yanıtlayalım.”
“TOPUKLAYAN TOPUKSUZ, CİĞERSİZ…”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, partiden istifa eden Yalova Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca’ya ilişkin soruya “Yalova Altınova Belediye Başkanı Yasemin Fazlaca, AK Parti’ye giderek hapse gitmekten kurtuldu. Kendisi hakkında dünya kadar Yalova’da belediye meclis üyelerinin ve belediye başkan yardımcılarının ifadeleri vardı. Ondan kurtulmak için aynı o şekilde gitti. Bir diğeri Şehitkamil Belediye Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi’ndeyken dünya kadar laf çıktı. Kendisi sonrasında önce partiden istifa etti. CHP’lileri işten attı. Yetmediler. Sonra AK Parti 9 kişilik dosyayı 7-2 diye ayırdı. Yedisini yargılıyor, ikisine takipsizlik verdi. Ondan sonra da AK Parti’nin bünyesine kattı. Diğer tarafta da Aydın’daki topuklayan topuksuzu, ciğersizi zaten biliyorsunuz” şeklinde yanıt verdi.
“TÜM GÜÇLERİYLE İBB ARİTMETİĞİNİ BOZMAYA UĞRAŞIYORLAR”
Genel Başkan Özel, Bayrampaşa Belediyesi’ne yönelik operasyonla birlikte belediye meclisinde alınan önlemin ve buna bağlı olarak İBB meclisindeki değişimin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Şimdi bütün güçleriyle İBB aritmetiğini bozmak için uğraşıyorlar. Bütün güçleriyle Bayrampaşa’yı aynı Gaziosmanpaşa gibi hırsızlamak için uğraşıyorlar. Manavgat’ta biliyorsunuz dört kişiyi tutukladılar. Dördü istifa etti, dört daha tutukladılar. O dördü de istifa etti. Olmayınca şimdi önemli kısmını saldılar. Düşünün bir belediye meclisinde çoğunluk sağlayıp belediye başkanvekilliği kendilerine geçsin diye buna tenezzül eden, bunu hazmeden, bunu yapmayı akıl eden insanlar var. Yani mesela AK Parti’de Hayati Yazıcı… Hayati Yazıcı’ya biriniz bir sorsun. ‘Bu kadar mide bulandırıcı bir sürecin siz neresindesiniz?’ diye sormak lazım Hayati Yazıcı’ya. Aklıma gelen bir isim olduğu için söyledim. Akın Gürlek’e de şey sormak lazım. Türk milli takımıyla sanmam. İki yabancı takım maç yapınca hep Hollanda’yı tutuyormuş mesela. ‘Neden, Hollanda ile ne ilgin var?’ demek lazım. ‘Hollanda’da ne yemekler…’ Yemek nerden çıktıysa? ‘Ne yemekler yendi?’ diyecektim herhalde. Diye sormak lazım. Bir de ‘Tekne var mı, tekne?’ diye sormak lazım. Hollanda’da tekneler var, güzel. ‘Türkiye’de beğenilen yatlar, Hollanda’da mı duruyor acaba birilerinin yatları?’ diye sormak lazım. Değil mi mesela, bunlara bir açıklık getirmek lazım. Akla takılan böyle şeyler oluyor. ‘Hayati Yazıcı bu işlerin neresinde?’ diye bakmak lazım. O yüzden mesela Hayati Bey’e bir mikrofon tutulursa ve o da derse ki ‘Ben bu çirkinliklerin hiçbir yerinde yokum.’ Ben bunu tekrar ederim, ‘Hayati Bey böyle demiş’ derim. Ama olacak işler değil. Yani yapılan işler gerçekten mide bulandırıcı. Hani adil bir rekabet ortamını bırakın, normal güreş müsabakası diye çıkıyorsunuz da düşünün, biri öbür güreşçinin gözüne çamur atıyor ya da arkadan çıkarmış, biber gazı sıkıyor. Sonra onu yere yatırıp ‘Ben yeneceğim’ demeye çalışıyor. Bunu haydi hakem görmüyor, seyirci görmüyor mu? Kimse görmese Allah görmüyor mu? Ya bir insanda Allah korkusu olur. O yüzden bu yapılanların hepsini izliyoruz. Bizim de kendimize göre tedbirlerimiz var. Bir mücadele veriyoruz ama sonuçta yani hırsıza kilit dayanmıyor. Bir siyasi yankesicilikle karşı karşıyayız. Elindeki başsavcıyı, savcıyı, mahkemeyi, adliyeyi, cezaevini, bir belediye meclisini almak için çoğunluğu, kullanmayı göze aldıysa millet artık onu gözünden de gönlünden de düşürür, iktidardan da çok yakında düşürür. Bunun görünür olması lazım. Bu kadar işe rağmen anketlerde yine AKP olduğu yerde duruyor, CHP yine olduğu yerden daha iyi noktalara gidiyor. Her gün birinci parti olduğumuzu gösteren anketler çıkıyor. Demek ki zulm ile abat olunmuyor.”
“BIRAKACAKLAR AMA SEÇİMİ BEKLİYORLAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bayrampaşa Belediyesi meclisinden tutuklu üyelerden istifalar var mı?” sorusu üzerine, “Şimdi avukatları üzerinden yapmaları gereken bir takım işlemler var. Ondan sonra tabii bu tutukluluk hallerinin devam edeceği görülerek, Bayrampaşa’dan da tüm arkadaşlarımızın istifa etmeyle ilgili iradeleri var. Birkaç arkadaşımızın istifası yeterli olacaksa öyle yaparız. İBB’ye zarar vermemek için. Karar tamamen kendilerinin. Ama Bayrampaşa Belediyesi’nin vekil eliyle el değiştirmesinden medet umanların buradaki arkadaşlara, eğer belediyeyi alırlarsa, ‘Bunlar çıkarsa belediye geri gidecek’ diye içeride tutacakları belli. İşin bu tarafının görülmesi lazım. Dün akşam mahkemede o belediye meclis üyelerine mesela demişler ki birine, ‘Birisi işe girmek istemiş. Çocuğunun işe girmesine yardımcı olmuşsun, sana gömlek almış.’ Bundan tutuklama yapıyor adam. Yarından sonra salacak da seçimi bekliyor. Böyle bir iç içe geçmişlik durumu var. Sayın Özgür Çelik süreci takip ediyor, yönetiyor Bayrampaşa’da. Biz de arkadaşlarımızla görüştük. Gerekli adımları atacağız” dedi.
“ŞANTAJA BOYUN EĞMEYEN İÇERİ ATILDI”
Genel Başkan Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçakta basın mensupları ile yaptığı sohbetteki “İyi niyetle gittiler ama temiz siyaset için bize geliyorlar” şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine “İyi niyetle gideni söylesin. O yeniden kendisinden Refah’a katılanları söylüyor, ‘İyi niyetle gittiler’ diye. ‘Şimdi geri geliyorlar’ diyor. Öyle bir şey yok. Hepsi Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayları. Anketlerle ve ön seçimlerle belirlenmiş adaylar. Siz onlara şantaj ve tehdit yapıyorsunuz. Şantaja, tehdide boyun eğmeyip ‘Ben öyle namussuz adam değilim’ diyen dün sabah, bugün sabaha karşı buraya getirildi. Arayan AK Parti İl Başkan Yardımcısı’na ‘Beni kendinizle karıştırmayın, ben partimi satacak namussuz adam değilim’ dedi. Biraz önce. İçeri atıldı. Bunu diyemeyenler de AK Partili Belediye Başkanı olarak göreve devam ediyorlar. İki Özlemler, bir de Yasemin. Güzel güzel isimleri de nelere alet ettiler ya. Türkiye’deki bütün Özlemlerden, bütün Yaseminlerden özür diliyoruz.”
“TELEVİZYONLARDA ‘CHP KURULTAYINA BİR İPTAL BAŞVURUSU DAHA’ YAZDIRMAK İÇİN YAPIYORLAR”
CHP Lideri Özel, Çankaya İlçe Seçim Kurulu’nun pazar günü yapılacak olağanüstü kurultaya ilişkin iptal talebini şu ifadelerle değerlendirdi:
“Şimdi değerli arkadaşlar şöyle bir durum var. Bir daha söylüyorum. Bu yapılanlardan sonuç alamayacaklarını biliyorlar. Seçim hukukunda Cumhuriyet Halk Partisi zaten çok dikkatli. Zaten bütün partilerin Yüksek Seçim Kurulunda temsilcileri var. Onlar yıllardır alınan kararları, içtihatları biliyor. YSK ve ilçe seçim kurulları önceki kararlarıyla uyumsuz işler yapmazlar. Çok olağandışı bir şey olmadığı takdirde uyumsuz işler yapmazlar. Zaten bunlar sorulduğunda, şimdi birlikte milletvekilliği yaptık. Sayın Recep Özel’in de mesela bu bir asliye hukuk mahkemesinin gidip de kurultay iptalini falan, ‘Seçim hukukunu askıya alır ve olmadık sonuçlar doğurur’ diye bir değerlendirmesi vardı. Eleştirileri vardı bu tip şeylere karşı. Yani bu mesele iki kere ikinin dört ettiği gibi belli de partiyi tartıştırmak için. Yani bu soru bana sorulsun diye, benim nefesim tükensin diye, televizyonlarda ‘CHP kurultayına bir iptal başvurusu daha’ yazdırmak için yapıyorlar. Sonucun değişmeyeceğini bile bile.”
“HİÇ OLMAMASI GEREKEN BİR DAVA ERTELENDİ DİYE SEVİNECEK HALİMİZ YOK”
Kurultay davasında çıkan erteleme kararına ilişkin konuşan Özel, şunları dile getirdi:
“Şöyle arkadaşlar, bu kararın, bu başvurunun sonuçta daha doğrusu hani bir hukuk mahkemesi olarak bu davanın reddedilmesi gerekiyor. Doğru terim bu. Bu davanın reddedilmesi gerekiyor. Son ara karara baktığımızda da dava redde doğru gidiyor görülüyor. Biz zaten bu davaların açılamaması gerektiğini düşünüyoruz. Yoksa kimsenin kesinleşmiş seçimden sonra, kimsenin mazbatasının garantisi olmaz. Yani bir asliye hukuk mahkemesi yarın Erdoğan’ın seçimini iptal etse, yerine kayyım atasa. E o da seçilmiş, o da seçilmiş. ‘Ben iptal ettim, yerine kayyım atadım’ dese. Eskiden birlikte görev yaptığı kişilerden birini ‘Kayyım olarak atadım oraya’ dese, bugünkünden bir farkı yok. Yani buna ‘Yok canım olmaz’ diyen herkesin, öbürüne de ‘Yok canım olmaz’ demesi lazım. İstanbul’daki Asliye Hukuk 45’in kararı için söylüyorum. Ankara’daki bize kurulan ara karar da hem İstanbul’un yapılacak olağanüstü kongresinin, hem bizim olağanüstü kongremizin sonuçlarının dosyaya dahil edileceğini söylüyor. Bu da yani delegenin iradesi yenileniyor, o durumdaki duruma bakma açısından kimler oy kullanmış kimler oy kullanmamış. İstanbul’da yürüyen başka bir dava buraya sonuç doğurur mu, bunlara bakmak açısından zaten bunlar bizim tezlerimiz ve doğru tezler. Doğru talepler. Bunların oraya eklenmesine verilen karar da doğru. Reddettiği taleplere baktığınızda da böyle biraz önce Yüksek Seçim Kurulu’nun reddetmesi gibi onlar da hukukun gereği doğru adımlar oldu. Hiç olmaması gereken bir dava ertelendi diye sevinecek halimiz yok. Ama bu karar bizi üzen bir karar değil. Çünkü bir yandan ilçe seçimleri sürüyor. İl seçimlerimiz sürüyor ve o güne kadar bitecek. Kurultay delegelerimiz tamamlanmış olacak ve iki yıl bittiğinde kurultayı yapabiliyorsunuz. 5 Kasım’ı takip eden günler içinde kurultay kararımız alınmış olacak. Bu noktada artık herhangi bir davanın konusu kalmıyor teker teker. Bundan önce verilen hem Sarıyer İlçe Seçim Kurulu’nun hem YSK’nın sıralı kararları buraya işaret ediyordu zaten. O yüzden bizim açımızdan bir sıkıntı yok. Ama hani sevindiniz mi? Sevinmedim. Rahatladınız mı? Rahatsız değildim, sıkılmıyordum ki rahatlamış olayım. Bana bu soruyu ilk sorduğunuzda da ‘Sonuç alamazlar, süreci takip ediyorlar partiyi yıpratmak tartıştırmak için’ dedim. Sözüme değer veren herkese söylüyorum: Kurultay tartışması, dava tartışmalarını boşu boşuna konuşmayın. Çünkü bunlar sırf size CHP’yi tartıştırmak için. Tartıştıranlara da söylüyorum. Boşu boşuna siz de uğraşmayın. Anketlerden inadına yine birinci parti çıkıyoruz. Hapırsanız da köpürseniz de millet bunu satın almıyor artık. Millet nasıl Ekrem İmamoğlu’ndan rüşvetçi, hırsız, irtikapçı falan çıkmayacağını biliyor, bu davanın siyasi olduğunu biliyor, bir kör kuruş bulamadıkları biliyor. Evlerinden, kasalarından dolarlar fışkıranların ‘Ya milletin cebinden çıkmıyorsa, rüşvet sayılmaz’ diyorlardı, ‘Yolsuzluk sayılmaz’ diyorlardı. Millet ‘FETÖ koydu o paraları’ deyip de sonra faiziyle geri alanları da biliyor. Tek kör kuruş ispatlanmayan paranın, ucunun gözükmediği mevzuyu da biliyor. Paranın ucunun gözüktüğü yerde bir dakikada partiden attım adamı zaten Manavgat‘ta. Sonradan AK Parti işbirlikçisi çıktı gözünüz önünde. AK Parti belediyeyi alsın diye istifa etti, istifa çekti falan yani adam. O yüzden böyle bir tane ortası delikli kuruş, bir kör kuruş yolsuzluk ispatlanmamış. Millet bunu da biliyor. ‘CHP birbirlerini yiyorlar, kurultay yapıyorlar’ değil. AK Parti yargısı yönlendirmesiyle CHP kurultaylara zorlanıyor ama böyle kurultaylardan birleşerek çıkıyoruz. Biz kurultayda kavga edersek parti küçülür. Böyle kenetlenince parti büyür. Bugün işte İstanbul’da ilk kongresinin iki tarafı bir olmuş, güle oynaya kurultaya, kongreye gidiyor. Biz dedik ‘İstanbul’un 196 delegesi, doğal 60 Parti Meclisi Üyesi, YDK oy kullanmasın ve imza vermesin. Bin 40 imzayla güle oynaya kurultaya gidiyoruz hep beraber. O yüzden parti çatışmadıkça küçülmez. E partide de çatışacak halimiz yok. 31 Mart zaferinden sonra neyine çatışacağız? Veya bu kadar parti bütün anketlerde 50 yıl sonra birinci parti çıkıyorken, moraller bu kadar yüksekken parti küçülmez hiç uğraşmasınlar.”
“MALIMIZ, MÜLKÜMÜZ, CANIMIZ KİME EMANET”
Genel Başkan Özel, İçişleri Bakanlığı’nın Bayrampaşa Belediye Başkanı Hasan Mutlu’yu tedbiren görevden uzaklaştırdığının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:
“Bu beklenen karar, tutukluluk varsa mecburen olacak. Şimdi buna… İçişleri Bakanı artık ‘Allah bir dese’ güvenim, itimadım kalmadı. Bu kadar hukuku çiğneyen… İçişleri Bakanı’nı şöyle hatırlatalım İstanbul’a: Üsküdar’ın şu anda taşmayan deniziyle, yağmur yağdığında hiçbir şey olmayan ve herkese ait Üsküdar meydanı var ya. Orada bir sürü gecekondu gibi büfe vardı. Onları Ekrem Başkan kaldırmaya uğraşırken, onun başına devletin polisini yıkıma engel olmak için zabıta karşısına koyan İstanbul Valisi. TÜRGEV’e, 25 yıllığına üç otuz paraya Adalar’ın iskelesinin ikinci katını vermişler ya. Orası ne kadar değerli bir yer. TÜRGEV’e vermişler 25 yıllığına. Onu iptal ettik ya. Oradaki zabıtanın karşısına polisi yollayan İstanbul Valisi. Bunların karşılığında gitti, İçişleri Bakanı oldu. ‘Adresim değişti, ben oturacağım’ diyorum. Hani diyor ya kiracıya ‘Sen çık, oğlumu evlendireceğim. Ben oturacağım.’ Bunu işleme koymayan, kayyım orada otursun diye hukuksuzluk yapan İçişleri Bakanı. ‘İki kere iki, dört eder’ dese kerrat cetvelinden kontrol etmek lazım. Böyle bir adam yani. Hiçbir ilkesi kalmamış, hiçbir böyle etik değeri kalmamış, utanmayan, yalandan korkmayan, pişkin, böyle bir adam. Ama şimdi bu aldığı karar, ‘Haksız karar’ diyemeyiz. Tutuklandıysa alınacak bu karar. Ama öyle bir hal yaratmış ki bakın basın mensuplarında da. İçişleri Bakanlığı’nın mecburen orada bu kararı alması gerekiyor prosedür gereği, ona bile şüpheyle yaklaşılıyor. Memleketi getirdikleri hale bakın, İçişleri Bakanı’nın itibarına bakın. Görevi gereği tutuklanınca belediye başkanı görevden el çektirecek, yerine bir vekil seçilsin diye tarih belirleyip, yazı yazacak. Bunun ilk adımını atıyor, buna da güvenmiyor millet. Neden? Çünkü her türlü haksızlığa, adaletsizliğe partizanca yaklaştığı için. Hepimizin evi, işyeri, malımız, mülkümüz, canımız kime emanet? İçişleri Bakanlığı’na, onun emrindeki polis ve jandarmaya. Başındaki adamın haline bakın.”
“HER YERE HAK EDEN FOTOĞRAFLAR ASILACAK”
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, Beykoz Belediye Başkan Yardımcısı’nın fotoğrafı hakkında şunları ifade etti:
“Okudum sadece, kendim görmedim. Ama yani aynı duygu herkesin içinde var. Bu büyük bir haksızlık ve buna karşı orada duramayacak olarak hissetmesi kadar doğal bir şey yok. Ama şunu söyleyeyim. Bize belediyelerden çok Atatürk fotoğrafı indirttiler. Millet hep geri astı. Hatırlayın, birinci kazandığımızda Ekrem İmamoğlu Atatürk fotoğrafını asıyor, mazbatayı iptal ettiklerine indiriyorlardı zevkle. Ne oldu sonra? Millet o fotoğrafı 13 bin oyla asmıştı oraya. İndirttiler, 806 bin oy farkla astı. Dünya kadar iş yaptılar, bir milyon farklı astı. Göreceksiniz her yere hak eden fotoğraflar asılacak, hak eden yöneticiler gelecek. Yeter ki şu sandığa kavuşalım. Yeter ki. Teşekkür ediyoruz arkadaşlar.”
19.09.2023
13.09.2023